DoÄŸu Anadolu Bölgesinde yer alan ve tarih boyunca en büyük kalelerimizden biri olan AÄŸrı’da pek fazla müze olduÄŸunu söyleyemeyiz. Ancak İshak PaÅŸa Sarayı oraya gittiÄŸinizde sizleri fazlasıyla tatmin edecek tarihi bir yapıdır. Oldukça büyük olan sarayın tüm mimari işçiliÄŸi günümüze kadar korunmayı baÅŸarmışken hem Osmanlı hem de Fars mimarisinin izlerine rahatlıkla rastlanıyor.
AÄŸrı İshak PaÅŸa SarayıÂ
DoÄŸubayazıt ilçesinin 5 km. doÄŸusunda, bir tepe üzerine kurulan saray İstanbul Topkapı Sarayı’ndan sonra yapılmış sarayların en ünlüsüdür.Â
Osmanlı İmparatorluÄŸu’nun Lale Devri’ndeki son büyük anıt yapısıdır. 18. yüzyıl Osmanlı mimarisinin en belirgin ve seçkin örneklerinden olduÄŸu kadar, sanat tarihi yönünden de deÄŸeri büyüktür.Â
Saray binasının bulunduÄŸu zemin, vadi yakası olduÄŸundan, kayalık ve sert bir yerdir. Eski Beyazıt ÅŸehrinin merkezinde olmasına raÄŸmen, bu yapının üç tarafı (kuzey, batı, güney) dik ve meyillidir. Sadece doÄŸu tarafında müsait bir düzlük vardır. Sarayın giriÅŸ kapısı buradadır. Saray, kalelerin özelliÄŸini kaybettiÄŸi, ateÅŸli silahların bulunduÄŸu bir çaÄŸda yapıldığından, doÄŸu yönündeki tepelere karşı müdafaası zayıftır. Cümle kapısı savunma bakımından en zayıf noktasıdır. Cümle kapısı bölümü, İstanbul ve Anadolu’da kurulan saraylarınkinden farksız olup, taÅŸ işçiliÄŸi ve oymacılığı yönünden muntazamdır. Türklere özgü tarihi saray örneklerindendir. 366 odadan oluÅŸan sarayın yapımına Çıldır Beyi Çolak Abdi PaÅŸa tarafından 1685 yılında baÅŸlanmıştır. 1784 yılında saray iki avlu ve bu avluda bulunan yapılar topluluÄŸundan meydana gelmiÅŸtir. Birinci avludaki yapıların bazıları yıkılmıştır. Dört tarafı yapılarla çevrili ikinci avlu dikdörtgen planlıdır. GiriÅŸe göre saÄŸ tarafta selamlık ve onun arkasında haremlik vardır. Bunların sonunda cami ve türbe bulunmaktadır. Türbe Selçuklu kümbet mimarisi üslubunda inÅŸa edilmiÅŸtir.Â