Kaz Dağları, Büyük kısmı Balıkesir topraklarında olan Kaz Dağları, bitki ve hayvan zenginliği, Milli Parkı ve eşsiz doğal güzellikleriyle dikkat çekmeye devam ediyor. Doğa düşkünü ve macera sever binlerce insan, yılın her günü Kaz Dağları’nı gezip doğal güzelliklerinden faydalanıyor. Doğa sporları bakımından da elverişli olan Kaz Dağları’nda, Off Road, doğa yürüyüşleri, trekking, dağcılık vb. sporlar yapılırken, termal turizm de son zamanlarda artışa geçti.
Geniş bir alana sahip olan Kaz Dağları’nın 21 bin 450 hektarlık kısmı 1993 yılında Bakanlar Kurulu kararı ile Milli Park ilan edildi. Böylelikle Kaz Dağları’nın doğal bir hazine niteliğindeki jeomorfolojik özelliklerinin korunması, flora (bitki) ve fauna (hayvan) varlığının devamının sağlanması, araştırılması ve gelecek kuşaklara aktarılması hedeflendi. Doğudan batıya uzanan Kaz Dağları’nın kütlesini, kuzey-güney istikametinde yaran derin vadi ve kanyonlar ve bu yapının ortaya çıkardığı farklı iklimsel koşullar, bitki ve hayvan varlığının zenginleşmesi açısından uygun yetişme ortamı imkanları sağlandı.
Özellikle bitki örtüsünün taşıdığı biyolojik çeşitlilik, Milli Park’ın ana kaynak değerini oluşturuyor. Kaz Dağları kütlesinin güney yüzünde hakim olan bitki topluluğu, alt seviyelerde (700-800 m’lere kadar) kızılçamlarla (Pinus brutia), üst seviyelerde ise (1400 m’lere kadar) karaçamlarla (Pinus nigra var. pallasiana) temsil edilen kurak iklim tipine ait ormanlardan oluşuyor. Güney yüzde özellikle etekler, kızılçam ve bu türün tahrip alanlarını kaplayan maki topluluğu ile tipik Akdeniz manzarası taşıyor. Buna karşılık zirve bölgesi ve civarlarında nemli iklim tipine ait ormanlar yayılış gösteriyor. Bu ormanların hakim ağaç türleri yükseklerde göknar (Abies equi-trojani), daha alt seviyelerde ise, Karadeniz ikliminin karakteristik ağacı olan kayın (Fagus orientalis), sapsız meşe (Quercus petreae) ve macar meşesidir (Quercus frainetto). Bugün batıda Ortaburun mevkiinden, doğuda Şap Dağı’na kadar sadece zirveleri örterek kesintili bir dağılış gösteren göknar topluluklarının eskiden bu alandan çok daha geniş ve devamlı bir yayılışa sahip olduğu biliniyor.
Bugüne kadar Kazdağı’nda 800 bitki taksonu tespit edildi. Ancak bu sayının 1000 civarında olduğu tahmin ediliyor. Ama bundan daha önemlisi, başta Kazdağı Göknarı olmak üzere 32 adet bitki türü endemiktir (yalnızca Kazdağı’nda yetişen). Bunun yanında Türkiye’nin endemik türü olan ve Kaz Dağları’nda yetişen 40 adet, endemik olmayan, ancak Türkiye’de sadece Kaz Dağları’nda yetişen 15 adet tür biliniyor. Milli Park ilanı ve avlanmanın yasaklanmasıyla birlikte, yaban hayvanı popülasyonlarında da gözle görülür artışlar oldu. 2003 yılında yapılan envanter çalışması verilerine göre, alanın yüksek rakımlı kuzey bölgelerinde ve yerleşim yerlerine (köy, kasaba gibi)yakın alt bölgelerinde hayvan varlığı doğal olarak az miktarda, orta bantlarda ise bu bölgelere oranla daha fazla. Belirlenen en önemli hayvan türleri; ayı, domuz, kurt, karaca, tilki, porsuk, sansar vb. Bölgede yapılan araştırmada 10-15 yıl öncesine kadar sırtlan ve vaşak gibi hayvanlar görülmesine rağmen, bugün bu türlerin tükendiği anlaşıldı. Ayı, kurt ve karaca gibi türlerin de risk altında olduğu biliniyor.
Milli Park içinde geçmişten günümüze, rekreasyon amaçlı iki adet günübirlik kullanım alanı mevcut. Güre beldesi sınırları içinde kalan Pınarbaşı 1980 yılında kurulmuş ve yalnızca 1 Ha. büyüklüğünde olmasına karşın en yoğun kullanılan mesire alanlarından. En önemli özelliği ise, Kaz Dağları kar sularının bir kısmının kaynak halinde buradan çıkıp dere oluşturması. Akarsuyun ısısı 9-10 derece. Yılın 2 buçuk aylık yaz sezonunda yaklaşık 80-100 bin ziyaretçi tarafından günübirlik kullanılmakta.
Zeytinli beldesine 4 buçuk kilometre mesafedeki Sutüven (Hasanboğuldu) 1992 yılında kurulmuş ve 3 hektar büyüklüğünde. Kaz Dağları’nın eteğinde, içinden Kızılkeçili Çayı’nın geçtiği Hasanboğuldu Göleti ve suyun 17 metreden düştüğü Sutüven şelalesi nedeniyle son yıllarda giderek daha fazla rağbet gören alanın, bugünkü ziyaretçi sayısı yaz sezonunda 200 bine yaklaşmakta. Manzara güzelliği ve Hasanboğuldu öyküsünün yaygınlaşmasıyla her geçen gün daha fazla ilgi görmekte. Kaz Dağları Milli Parkı ülkenin önde gelen turizm bölgelerinden sayılan güzel Edremit Körfezi’nde yer alıyor. Milli Park’ın güneyinde yer alan Güre Kaplıcaları, Türkiye’nin önemli termal merkezlerinden. Milli Park’ın çevresinde Thebe, Killa, Khrysa, Anderia, Antandros, Pedosos ve Astrya yerleşim bölgeleri biliniyor.
Yakın çevrede 3 önemli antik kent bulunuyor. Bunlar; Troya savaşlarından önce kurulmuş Edremit’e 6 kilometre uzaklıkta Adramyttion, dağın güneyinde ve Edremit Körfezi’nin kuzeyinde Kaletaşı Tepesi’nin üstünde kurulu Antandros, Çanakkale il sınırları içinde yer alan Assos (Behramkale) kentleri. Kaz Dağları’nın yabancılar tarafından en ilginç yanı ise, mitolojideki İda Dağı efsaneleri. Bütün bu özellikleri nedeniyle ve son yıllarda önemi giderek artan ekoturizm anlayışı, Kaz Dağları Milli Parkı’ndan bu çerçevede yararlanmak isteyenler için, etkinliklerin belli esaslara göre yapılması zorunluluğunu ortaya çıkarttı.
Kaz Dağları Milli Parkı, ekoturizm etkinliklerinin belli esaslar çerçevesinde yapılabilmesi için 2002, 2004 ve 2007 yıllarında yöre insanları arasından belirlenen adaylara, Kaz Dağları Milli Parkı’nın kaynak değerleri ve etkinlik esasları çerçevesinde 1 hafta eğitim verildi. Yapılan sınavların sonucunda 86 kişi ekoturizm alan kılavuzluğu sertifikası almaya hak kazandı. Kaz Dağları Milli Parkı’nın planda belirtilen güzergah ve alanlarına gidebilmek için “Etkinlik İzni Başvuru Formu”nu doldurarak izin almak, her yıl Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nce belirlenen ücretleri yatırmak ve kılavuz almak zorunluluğu var. Bu işlemler Mehmetalan Köyü-Yalama Mevkii ve Avcılar Köyü-Kışladağ Mevkiileri’nde bulunan “Giriş Kontrol Noktaları”nda da yerine getiriliyor.