Malatya Müzeler Listesi

malatya

DoÄŸu Anadolu Bölgesi sınırları içerisinde bulunan Malatya oldukça köklü bir geçmiÅŸe sahiptir ve bu detay da ÅŸehri bu senelerde bile zengin bir mirasa sahip olmasını saÄŸlıyor. Malatya’da sadece bir tane müze vardır ve burası tarih müzesidir: Malatya Müzesi. İşte Malatya Müzesi hakkında detaylı bilgiler ve içerdiÄŸi eserler.

Malatya Müzesi
Antik çaÄŸlarda en eski ve ileri medeniyetlerin geliÅŸtiÄŸi Mezopotamya ile İç Anadolu arasında bulunduÄŸu ve tarih öncesi ile tarihi kervan yollarının bulunduÄŸu, yolların tabii geçitler verdiÄŸi konumlar itibariyle Malatya’nın jeopolitik önemi daima büyük olmuÅŸtur. Jeopolitik konumunun yanında hayatın ve uygarlıkların geliÅŸmesinde önemli bir etken olan suyun katkıları da inkar edilemez.

Bu faktörler M. Ö. 8000 yılından itibaren, Pirot bölgesi, Caferhöyük neolitik yerleÅŸimi ile baÅŸlayıp günümüze kadar Malatya’nın Anadolu’da gelmiÅŸ geçmiÅŸ bütün uygarlıkları ihtiva eden bir yer ve bölge olmasına sebep olmuÅŸtur.

Bu tarihi önem içerisinde, Malatya’da müzecilik fikri 1931-1937 yılları arasında, Arslantepehöyük ve Gelinciktepe’de yapılan kazılarda ortaya çıkan eserlerin, Malatya’da müze olmadığından Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde sergilenmek için götürülmesi sonucu ortaya çıkmıştır.

1971 yılında İnönü Parkında, bugün Evlendirme dairesi olarak hizmet veren binada ilk Müze açılmış, 1974 yılına kadar memurluk olan Müze, Başbakanlık Kültür Müsteşarlığının onayıyla Müdürlük olmuştur.1975 yılında yapımına başlanılan Kernek Meydanı’ndaki yeni müze binasının inşaatı tamamlanmış, 1978 yılından itibaren Karakaya Baraj Gölü altında kalacak yerleşimleri kurtarmak amacıyla yapılan kazılarda ortaya çıkan buluntularla daha da zenginleşen Malatya Müzesi yeni binasında 1979 yılında ziyarete açılmıştır.

1998 yılında yeni ve modern sergileme gereksinimiyle çalışmalar başlamış, 2001 yılında yeni bir proje hazırlanarak hayata geçirilmiş, Müze modern bir sergilemeye kavuşturulmuştur.

Müzemizde, teşhiri yapılan ve yeni düzenleme ile yeniden ziyaretçilerin görüşlerine sunulacak olan toplam 15.000 eser mevcuttur. Bu eserler; kazılar, satın alma, hibe(bağış) veya istirdat (el koyma) gibi yollarla Müzeye kazandırılan eselerlerdir.Yapılan bilimsel kazılar sonucu gün ışığına çıkarılan, neolitik, kalkolitik, Tunç çağı, Hitit, Urartu, Roma, Bizans, Selçuklu, çeşitli beylikler ve Osmanlı dönemi medeniyetine ait eserler, Müzemizin zenginlikleridir.

İlimiz sınırları içerisinde, Karakaya baraj gölü suları altında kalan alanlarda, Pirot, Caferhöyük, Köşkerbaba, İmamoÄŸlu ve DeÄŸirmentepe höyük gibi kurtarma kazılarında ve 1961 yılından beri kazısı devam eden Arslantepe Höyük’te çıkarılan eserler geçmiÅŸi günümüze taşıdığı gibi, günümüzü de geleceÄŸi aktaran birer tarih laboratuarı özelliÄŸini verir Malatya Müzesine.

Müzede bulunan nadide eserlerden birkaçı şunlardır:

Neolitik Heykelcikler:
M. Ö. 8000 yılına tarihlenen, kireç taşından yapılmış ilk heykel örnekleridir. 1985 yılında yapılan kurtarma kazıları sırasında, İzollu bölgesi Caferhöyük’te gün ışığına çıkarılmışlardır. Anadolu neolitik yerleÅŸim birimleri ile çaÄŸdaÅŸ olan bu yerleÅŸim yerinde, bu ilk heykel örneklerinin yanı sıra, tarıma geçiÅŸ ve toprağı ilk iÅŸleme kültürünün geliÅŸmesinde kullanılan malzemeler de (Obsidyen bıçak, orak, ok ucu, keski ve delgiler) müzede yer alır.

Kılıç ve Mızrak Uçları
: Arşlantepe höyük, eski tunç devri (M.Ö. 3200-3000)1. tabakasında, toplu olarak bulunan bu eserler bronzdan yapılmış olup, arsenik alaşımlı olmaları ve bazılarının gümüş kakmalı olması ilgi çekmektedir. Devrine göre, formları, kakmaları ve arsenik alaşımlı olmaları bu eserlere arkeolojik literatürde ünik bir yer sağlamaktadır.

İnsan Mezarı:
Arslantepehöyük’te geç kalkolitik çağı katında bulunan bu mezar M.Ö. 4000 yıllarına tarihlenmektedir. Anadolu’da ölü gömme adetlerinin ünik bir örneÄŸi olan bu mezar, orijinalliÄŸi bozulmadan saÄŸlamlaÅŸtırılarak Müzeye getirilmiÅŸtir. Mezarda bulunan ceset, genç bir kadına ait olup, süs eÅŸyaları ve mutfak kapları ile birlikte arkeolojik dilde hoker vazifesi denilen, çocuÄŸun ana rahminde duruÅŸ ÅŸekli gibi yatırılmış olarak defin edilmiÅŸtir.

Durum şöyle yorumlanmaktadır:

Devrin insanı dünyaya nasıl gelindi ise öyle gidilmesi düşüncesi ile ve tıp dünyasını çok yakından ilgilendiren bir yöntemle, devrinde çocuğun ana rahminde yatış şeklini bilen bir zihniyetle, kadın cesedini bu mezara defin etmişlerdir.

Ayrıca, yine ölü gömme adetlerini gösteren küp mezarlarda, sağlamlaştırılarak, müzede teşhire sunulmuştur.

Mühür Baskılar (Bulle):
Arslantepehöyük’te. eski tunç çağına (M.Ö. 3200-3000) ait Kültür katında bulunan, saray kalıntısının, giriÅŸ yönünde hemen solunda yer alan küçük bir mekanda topluca bulunan mühür baskıları, Arslantepe’nin (Melida/Maldiya günümüz Malatya’sının antik adı), o devi de büyük bir ticaret merkezi olduÄŸunu göstermesi bakımından önemlidir.Bu buluntular geç kalkolitik çaÄŸda Arslantepede ortaya çıkarılan Saray komleksi içerisinde ilkel muhasebe sistemi ve brokrasinin ilk doÄŸuÅŸuna ışık tutmaktadırlar.

Kral Mezarı :
Arslantepe kazılarında ortaya çıkartılan Geç uruk dönemi sarayının kralına ait M.Ö.2900 yılına tarihlenen ve 70’den fazla mezar buluntusu veren kral mezarının bir rekonstüriksüyonu Müze’de yapılarak sergilenmektedir. Kralın hoker vaziyette yatış biçimi ve mezarın üzerinde kurban edildiği varsayılan 4 kişinin bulunma pozisyonları ilgi çekmektedir.

Yine, ayrıca Karakaya baraj gölü su altında kalan ve kurtarma kazısı yapılan DeÄŸirmentepe höyük’te ortaya çıkarılan mühür ve mühür baskıları da aynı özelikleriyle dikkati çekerler. Bu nadide eserlerin yanı sıra, tüm eserler geçmiÅŸin kültür hazineleri olarak günümüze ışık tutmaktadır. Her eser kendi başına birer hazinedir.

Copyright © 2014 Yeni Gezi · · yenigezi